Seçici Konuşmazlığı Olan İkizler ile Theraplay
Amy Farmer, LCPC, RPT
Anaokulu müdürleri ve anneleri tarafından oyun terapisi almak için yönlendirilen beş yaşındaki erkek ikizlerin seçici konuşmazlık problemlerini tedavi etmek için Theraplay Oyun ve Aile Terapisi seçildi. Okul öncesi eğitimlerinin ikinci yılının ortalarına doğru, çocuklar okulda hala tek bir kelime konuşmamışlardı. Anneleri ikizlerin evde birbirleriyle, kendisiyle, kardeşleriyle ve diğer iki aile bireyiyle konuştuklarını iletti. İkizler ev dışında aktivitelere katılsalar da ev dışında hiçbir yerde konuşmuyorlardı. Anneleri ikizlerin psikososyal geçmişleri ve şimdiki durumlarıyla ilgili soruları cevapladı ve Çocuk Davranışlarını Değerlendirme Ölçeğini (CBCL) tamamladı. Çocuk Davranışlarını Değerlendirme Ölçeği sonuçlarına göre ikizlerden birinde klinik düzeyde çekingenlik saptanırken diğer çocukta klinik düzeyde herhangi bir bulguya rastlanmadı. Theraplay seanslarına başlamadan önce tedavi planına karar verebilmek için her iki çocuk için de iki bireysel, yönlendirmesiz oyun terapisi seansı uygulandı. Ayrıca çocukların Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı-IV- (DSM-4)’nda yer alan seçici konuşmazlık semptomlarını taşıdıkları saptandı.
Benim teorime göre ikizler birbirlerinin seçici konuşmazlık problemlerini tetikliyorlardı bu yüzden üçüncü görüşmeden itibaren ikizlere bireysel terapi seansları teklif edildi. Anneleriyle sürekli iletişimde olsam da onu tedavi sürecine dahil etmedim çünkü çocuklar onun yanındayken başkalarıyla konuşmuyorlardı. İkizlerin her ikisine de yapı, bağlılık, besleme ve mücadele boyutlarındaki aktiviteleri uyguladım. Tedavi gidişatı genellikle iki çocuk için de aynıydı ve ikisiyle de on birer bireysel Theraplay Oyun ve Aile Terapisi seansı tamamlandı.
Seanslar bağlılık ve besleme boyutlarında şu Theraplay aktivitelerini içeriyordu: El kulesi, yüz ve el üzerinde yapıştırma değişimi, fış fış kayıkçı, yara kontrolü, losyon sürme, besleme, pamuk topu dokunuşu, güç ölçümü. Bu aktiviteler çocukla terapist arasında karşılıklı bir deneyim oluşturdu; çocuğa fark edilme ve beslenme şansını tanıdı ve terapist ile çocuk arasında göz kontağı ve uygun temas fırsatı sağladı. Çocuklar bu deneyimleri stresten uzak bir şekilde aktif konuşma ve uygulama ile yaşadı. Her iki çocuk da bu aktiviteleri pozitif duygularla gerçekleştirdi.
İki çocuk ayrıca mücadele ve yapı boyutuna değinen Theraplay aktivitelerine de katıldılar. Başlangıçtaki aktiviteler pamuk topu hokeyi, baloncuk veya tüy üfleme gibi genellikle üfleme içeriyordu. Oyunlar her iki çocuk için de o kadar ilgi çekiciydi ki nefesleriyle ses çıkardıklarını fark etmediler ya da bunun için endişelenmediler. Nefes alma çocuk için daha ritmik, rahatlatıcı ve düzenleyici olsun diye bazı aktiviteleri ben yönlendirdim. Diğer oyunlar, balonu serbest bırakma gibi (bir balonu şişirdikten sonra ağzını bağlamadan serbest bırakmak ki böylece balon ses çıkararak oradan oraya savrulur), çocukları sesli bir şekilde güldürecek kadar saçmaydı ve onlar yine ses çıkardıklarının farkında değillerdi. Başka oyun terapisi yöntemlerinde çocuğun çıkardığı seslere cevap olarak yansıtma ya da ödüller uygulanırken bunların hiçbiri Theraplay seanslarında uygulanmadı. Çocukların ses çıkardıklarına dikkat çekmenin bu eğlenceli deneyimin etkisini ve bağlılığı azaltacağını düşündüm. Bu ayrıca performans kaygısına neden olabilir ve sessizliğin bir problem olduğunu düşünmesine yol açıp beklediğimiz gidişatın tersine dönmesine yol açabilirdi.
Her iki çocuğun seanslarında ortak olan bir başka yapı aktivitesi ise hayvan hareketlerini taklit etmeyi içeriyordu. Çocuk ve ben sırayla farklı hayvan hareketlerini taklit ettik ve sonra hareketlere hayvan seslerini de ekledik. Diğer mücadele aktivitelerinin bazıları şunlardı: Saklambaç, lideri takip et, şarkı hareketleri, basketbol oyunları, git-dur oyunları, şekerleme atma ve denge oyunları. Fiziksel hareketler her iki çocuğun da ruh halini ve coşkusunu arttırdı.
Çocuk Davranışlarını Değerlendirme Ölçeğinde “çekingen” olarak sınıflandırılan çocuk, “ben bir yarış arabası olmak istiyorum” diye bağırdı. Ve oyuna uygun sesler çıkarıp sonraki oyunlarda da kelimeler kullanıp sorular sordu. Yaklaşık dört seans boyunca bu çocuk oyun terapisi sırasında yaşına uygun cümleler kurdu. Başka durumlarda hala konuşmuyordu. Zaman içinde geniş aile üyeleri ile de sohbet etmeye başladı. Ardından başkaları varken annesiyle konuşmaya başlasa da hala başkaları ile konuşmuyordu. Daha sonra okuldaki öğretmenleriyle konuşmaya başladı. Terapist çocuğun okul öncesi sınıfındaki kaba motor beceri geliştirme aktivitelerine katıldı ve bu aktiviteler sırasında çocuk akranlarının yanındayken terapistle konuştu. Yaklaşık bir ay sonra oyun esnasında akranlarına fısıldadı. O okul öncesi yılının sonunda yaşından beklenen şekilde arkadaşları ve öğretmenleri ile konuşabiliyordu. Öğretmenleri ve terapist “konuşmak”tan hiçbir zaman direkt olarak bahsetmese ve ödüllendirme olmasa da çocuk bu davranışı genelleme süreci boyunca Theraplay seanslarına aktif bir şekilde katılmıştı. Benim görüşüm bu çocuğun seçici konuşmazlığa daha az bağlı olduğu ve ikizini takip ettiği yönündeydi. Theraplay seansları ona insanlarla etkileşime geçmek için başka bir opsiyon sağladı.
Diğer çocuk da benzer şekilde fakat daha yavaş gelişme gösterdi. Aslında bu çocuğun gelişimi ikizinin başkalarıyla iletişim kurmaya başladığını fark ettiğinde zorlandı. Kızgın bir duygulanım ve karşı koyan tavırlar gösterdi. Benim teorime göre aralarındaki “konuşmama anlaşmasını” bozduğu için ikizine tepki gösteriyor ve ego güçlendirici deneyimlere ihtiyacı vardı. Bu ihtiyaç terapide “duygu kontrolü” aktivitesi ve çocuğun kazanıp öz güvenini yeniden sağlayabileceği mücadele oyunları ile sağlandı. Okul öncesi dönemin sonunda, terapide ve sınıfta fısıltı şeklinde konuştu. Başkalarının yanındayken annesi ile konuşsa da başkalarıyla konuşmadı. Bir sonraki sene her iki çocuk da anaokuluna geçti.
Özetle on bir Theraplay seansı seçici konuşmazlık tedavisinde önemli bir rol oynadı. Terapi karşılıklı, olumlu, sözsüz ve şaşırtıcı deneyimler yaşatarak ilişkiler kurma odaklıydı. Seanslardaki aktiviteler güldürücü ve fiziki hareketler aracılığıyla duygusal boşalma; aktiviteleri tamamlayıp kazanarak başarma; gevşeme ve kendini kontrol etmeyi öğrenme imkanı sağladı. Terapi eğlenebilmek ve iletişim kurabilmek için sessizliği bozmayı gerektiren hiçbir öğe içermediği için tedavi seçici konuşmazlığın parçaları olan karşı gelme davranışlarına ve endişeye yol açmadı. Çocuk ilişki kurabilme konusunda kendine güvenmeye ve keyif almaya başladıktan sonra konuşma da başkalarıyla iletişim kurabilmenin bir yolu olarak kendiliğinden ortaya çıktı. Theraplay aktiviteleri ikizlerin seçici konuşmazlık problemlerinin çözümündeki tedavi edici faktörler oldu.
Amy’ye kids.cope.inc@comcast.net adresinden ulaşabilirsiniz.