Prematüre Doğmuş, Hassas Bir Çocuk ile Theraplay 

Hanna Lampi, Ergoterapist, Sertifikalı Theraplay Terapisti/Süpervizörü, Finlandiya

               Aaron, gebeliğin 29. haftasında erken doğumla dünyaya geldi, boyu 35.5 cm ve kilosu 1060 gramdı. Annesi için hamilelik en başından beri zordu ve doğumdan haftalar önce hastaneye yatırıldı. Aaron ilk 9 gününü bir solunum cihazıyla geçirdi ve 2 hafta ile 4 haftalık iken yeniden entübe edildi. 4 haftalıktan itibaren çeşitli ameliyat ve operasyonlar geçirdi. Tüm bunlar hem kendisi hem de ailesi için oldukça travmatikti.

Aaron, başından beri seslere karşı çok hassastı ve bu durum günlük hayatını zorlaştırıyordu. Örneğin, süpürge, ütü gibi araçların veya diğer bebeklerin seslerine dayanamazdı. Büyüdükçe alışveriş merkezlerine gitmek imkansızlaştı çünkü Aaron ebeveynlerine yapışıyor; ağlıyor ya da tamamen donakalıyordu. Aron diğer çocuklarla birlikte olmaktan hoşlanmazdı ve park gibi dışarıda olduğu zamanlarda anne babasının yanından asla uzaklaşmazdı. Ailesi diğer aileleri nadiren ziyaret edebilir ya da eve kimseyi çağıramazlardı çünkü bu gibi durumlar Aaron için çok stresli olurdu. En kötü haliyle onu kaygılandıran bir durum olduğunda Aaron uyuyakalıyordu. Ayrıca Aaron acıya uygun tepki vermediği için de ebeveynleri endişeleniyordu. Canını acıttığında ağlamazdı fakat diğer yandan biri eline dokunduğunda çok hassaslaşır hatta bundan hiç hoşlanmazdı. Aaron normal grip bir hastalığından kaynaklı solunum problemlerinde sıklıkla hastaneye yatırılırdı. Sık sık kontrolleri olurdu ve bazen bu kontroller sırasında nefes alması dururdu. Reflü ve astım tanısı almıştı. 

Aaron’ı Theraplay’e başlatma kararı verildiğinde 18 aylıktı. Aaron ve ailesi ile 3 aylıktan beri iletişimde olan bir sosyal hizmet uzmanı olan Inger ile birlikte çalışmam istendi.

         MEM’lerde her iki ebeveyn de Aaron’a karşı çok hassas ve ilgiliydi. Onu yönlendirmekte ya da istemediği bir şeyi yapmasını istemekte zorlanıyorlardı. Her iki ebeveyn de bunun farkındaydı ve Aaron’ı rahatsız etmekten ve ondan bir şey talep etmekten korktuklarını ifade ediyorlardı; Aaron’un hayatı en başından itibaren çok kırılgan olmuştu.

            Theraplay seanslarına ailenin evinde başlandı, ancak nihai amaçlardan biri oturumların klinik ofis ortamında gerçekleştirilebilmesiydi. Babası tüm seanslara katılamayacaktı fakat katılabileceği kadarında orada olmayı kabul etti. Inger ebeveynlerin terapisti, ben de Aaron’ın terapistiydim. Tedavi hedefleri ise;

  • Aaron’ın ebeveynleri dışındaki insanlarla iletişim kurmasına yardımcı olmak,
  • ebeveynlerin Aaron’ı mücadeleye sokmalarına yardımcı olmak,
  • Aaron’un dokunma ve seslere karşı hassasiyetini kolaylaştırmaktı.

İlkbahar döneminde 15, sonraki sonbahar döneminde ise 4 Theraplay seansı yaptık.

İlk seans: Annesi Inger ile bir kanepede otururken Aaron benimle annesinin kollarına uçuyor. Hafif dokunuşlara karşı aşırı hassas olduğu için ellerine kremi baskıyla sürüyorum. Kaygan eller oyununu oynuyoruz ve Aaron bundan hoşlanıyor; ilk denemede ufacık gülümserken biraz daha oynadıktan sonra rahatlayıp daha fazla gülümsüyor. Bir parmak sayma şarkısı söylerken Aaron aniden elini çekiyor ve “Ayy, kaygan” diyorum ve Aaron gülüyor. Sonra ellerini benim ellerimin arasına sokup ardından geri çekmesini istiyorum. Inger da annenin ellerine krem sürüyor ve Aaron Inger’ın ellerini çekiyor “Ayy, annenin elleri de kaygan!” diyoruz. Ardından Inger annenin ellerini kendi ellerinin arasına alıyor ve Aaron annesine ellerini Inger ellerinden çekmesi için yardım ediyor. 

Aaron biraz huzursuzlaşıp annesinin kucağından uzaklaşmaya çalışıyor. Onu kavrayıp “rahatsızsın, seni daha iyi bir şekilde oturtalım” diyorum ve Aaron rahatlıyor. Ayak parmaklarını sayıp ayak parmaklarının arkasından ce-e oynuyorum. Aaron bundan hoşlanıyor ve ellerime dokunuyor. Önce ikimizin ellerini karşılaştırıp sonra Aaron ile annesinin ellerini karşılaştırıyoruz; “Aaron’un yumruğu annesininkine tam uydu!”

Baloncuklar üfleyip birini çubuğun üzerinde yakalıyorum. Aaron’un elini tutup üçe kadar sayınca baloncuğu patlatıyoruz. Aaron elindeki ıslaklıktan hoşlanmıyor; bunun hakkında yorum yapıp oynamaya devam ediyorum. Aaron’u kucağıma alıp annesine gözlerini kapatmasını söylüyorum. Aaron’ın üzerine bir pamuk topu saklayıp annesinden de bulmasını istiyorum. Annesi topu bulduğunda, Aaron topu alıp fırlatıyor. Aaron’ı annesinin kucağına geri oturtup pamuk topunu ellerime fırlatmalarını istiyorum. Tüm bu süreçte Inger anneyi överek, takdir ederek, birlikte gülerek destekliyor. Seansı Aaron’ı battaniyede sallarken şarkı söyleyerek bitiriyoruz.                 

Theraplay’de Aaron’un duyusal zorlukları başlangıçtan itibaren belirgindi. Aaron özellikle seslere karşı hassastı; bir uçak veya bir motosiklet sesini her zaman başkalarından önce fark ederdi. Theraplay süreci ilerledikçe bunları daha az fark etmeye başladı ve tedavinin sonunda etkileşimlerimize ve aktivitelerimize odaklanarak diğer sesleri göz ardı etti. Aaron’un dokunmaya karşı toleransı da tüm dokunuşların rahatsız edici olmadığını öğrenmeye başlamasıyla hızla gelişti. Dokunulmaya karşı negatif tepkilerinin farkına varılması önemliydi fakat dokunmaktan vazgeçmek yerine tolere edebileceği farklı bir dokunma yolu bulmak için çaba sarf edildi. 

Terapi sırasında, güçlü duyusal tepkileriyle çalıştık. Örneğin bir keresinde büyük bir balon şişirip havaya bıraktım. İlk başta Aaron kendini sıkıca annesinin kucağına bastırdı, ellerini kaldırdı ve dondu. Balona dokunmak istemedi ama biraz yardım ile onu tekmeledi. Balonun uzaklaşmasına izin verdim ve odanın içine tıslayarak uçtu. Balonu yeniden şişirirken Aaron’un hoşnutsuzluğu azalmıştı ve oyuna devam ettikçe balona kendi başına dokunabilir hale geldi. Aaron’la bu kadar aktif, destekleyici ve ona uygun mücadele seviyesinde çalışmak, başlangıçtaki olumsuz tepkileri üzerine çalışmasını ve başarıyı deneyimlemesini sağladı. Ebeveynleri onun çabasını destekleyebiliyor ve onunla başarılı etkileşimler kurabiliyorlardı.

İlkbahar döneminde Aaron’un babası Theraplay seanslarının çoğuna katılabildi. Bu, tüm aile için çok önemliydi ve Aaron aynı annesi gibi babası tarafından da rahatlatılmayı ve desteklenmeyi istemeye başladı. İlk kez babasından ayrılma kaygısı sergiledi; annesi ile parka gittiği sırada babası işe giderken, babasına sarıldı ve onunla arabaya binerek işe gitmek istedi. Aaron’un annesi bunun terapinin önemli bir sonucu olduğunu düşünüyordu. Aaron ve babasının birbirlerine yakınlaşmasını çok uzun zamandır istiyordu. 

Theraplay tedavisinin sonlarına doğru Jorvi Hastanesi’nin Theraplay odasında da birkaç seans yaptık. Orada, bir ev ortamında yapmaya uygun olmayan bazı aktiviteleri de yapabildik. Fakat daha da önemlisi Aaron’ın, Theraplay seanslarını evinin dışında da tolere edebilecek seviyeye gelmiş olmasıydı. Temel hedeflerimizden birini gerçekleştirmiştik ve aileyi her biri için çok olumsuz ve nahoş olan hastane ortamını pozitif bir deneyim ile bıraktık.

Theraplay başladıktan 9 ay sonra Jorvi hastanesinde son seans: Aaron her iki ebeveyni ile birlikte geldi. Annesinin kucağında otururken babası ellerine krem sürüyor ve sonra annesi saçlarını tarıyor. Annesinin parmağındaki kesiğe Inger bir bant yapıştırıyor. Aaron ise dikkatli ve endişeli bir şekilde onları izliyor. Annesi onu iyi olduğuna ikna edince Aaron rahatlıyor. Sonra sepeti gösterip “sepetteki şekerlemeler” deyince hepimiz onun hafızasına ve kelimeleri kullanımına hayran kalıyoruz.

Ben balon şişirirken Aaron beni babasının kucağından izliyor ve 3’e kadar saydığımda balona vuruyor. Balon uçuyor hepimiz gülüyoruz ve Aaron “Ayy Balon” diyor. Ardından balonu tekrar havaya atıyorum ve bu sefer Aaron’ın üçe kadar sayıp balonu tekmelemesini istiyorum. Oyunu seviyor ve herhangi bir endişe ya da korku belirtisi göstermiyor. Şimdi Aaron tüm yetişkinlerin oluşturduğu çemberin ortasında olacak şekilde hep birlikte balon oynamaya devam ediyoruz. Biz ona, o bize balonu atıyoruz. Aaron, balonu herkese tek tek attığından emin oluyor. Rahat ve neşeli bir atmosfer hissediliyor. Balonun ardından aileye karşı terapistler olarak bir pamuk topu savaşı başlıyor. Aaron da katılıyor ve yüksek sesle tezahürat yapıp gülüyor.  Sonra şarkı söylerken Aaron’ı battaniyenin içinde sallıyoruz. Son olarak Aaron annesinin kucağında oturuyor ve babası onu cips ile besliyor.

Aaron ve ailesi ile Theraplay çok başarılıydı. Theraplay, Aaron’un güvenli bir ortamda ailesiyle birlikte yeni şeyler deneyimleyebilmesi için bir şanstı. Ebeveynlerin biz terapistlere güveni dokunma, ses ve ani değişiklikler gibi Aaron’ı zorlayan alanlarda onu mücadeleye sokmamıza olanak sağladı. Ayrıca ebeveynlere de endişe ve kaygı hissetmeden bir an bile olsa Aaron’la birlikte keyif alma şansı verdi. Ayrıca, en önemli katkının yoğun bakım ünitesinin bıraktığı görünen ve görünmeyen izlerin psikolojik olarak beslenmesi olduğunu düşünüyorum. 

Aaron’un gelişiminde büyük bir gelişme oldu ve şimdi kreşe başladı ve artık gün boyunca ebeveynlerinden ayrılabiliyor. Seslere karşı hala hassas olsa da bu hassasiyeti ile daha iyi başa çıkabiliyor. Kış döneminde ergoterapi gördü ve şu an üç yıl on aylık olan Aaron çok iyi konuşuyor ve kendi yaşında arkadaşları var.

Aaron’ın annesinin Theraplay hakkındaki görüşleri:

Aaron, aileye katılımı çok istenen ve beklenen bir bebekti. O bizim ilk çocuğumuz ve tek çocuğumuz olarak kalacak. Tüm hamilelik zordu; ilk üç aydaki sabah bulantılarının ardından diğer gebelik zorlukları başladı. Doğumdan önce 4 hafta hastanede yatmak zorunda kaldım ve Aaron gebeliğin 29. haftasında dünyaya geldi. Göbek bağında vasküler kasılma bozukluğu yaşadığından olması gerekenden daha düşük kilolu olarak dünyaya geldi. İlk 8 haftasını yoğun bakım ünitesinde ve sonraki 4 haftasını hastanenin çocuk bölümünde geçirdi. Normalde doğması gereken doğum tarihinde hastaneden taburcu edildi. 

Aaron eve geldiğinde, günlük olarak verilecek çok sayıda özel ilaç ve talimatlar vardı. İlk başta haftalık kontrollerimiz vardı. Enfeksiyona yatkınlığı sebebiyle onu çok fazla dışarı çıkarmamıza izin verilmedi. 

Çok geçmeden yorgunluğumun ve Aaron’un iyiliği için ne kadar çok endişelendiğimin farkına vardım. Kolayca ağlıyordum. Aaron ile hastanede ilgilenen hemşire, bir sosyal hizmet görevlisi ile görüşmemizi önerdi. Inger’le ilk önce hastanede tanıştık ve daha sonra evimizde yapacağımız buluşmayı ayarladık. İlk yıl haftalık olarak bir araya geldik. Aaron’un gelişimi hakkındaki endişelerimi onunla paylaştım. Aaron büyüyüp bir yaşına yaklaştığında, gelişimiyle ilgili endişe uyandıran daha çok durum fark etmeye başladım. Aaron diğer çocuklardan, özellikle onların seslerinden korkuyordu. Ayrıca, evdeki çeşitli başka seslerden de korkuyor ve etrafındaki seslere özel bir dikkat gösteriyordu. Düştüğü ve kendine zarar verdiği anlarda ağlamaz, ellerine dokunulmasını istemezdi. Bütün bunları Inger’le paylaşınca bize Theraplay’i tavsiye etti.

Theraplay’e Aaron 18 aylıkken başladık. Theraplay’i önceden bilmiyor olsam da süreç hakkında açık fikirliydim. Hanna Theraplay için evimize geldiğinde, Aaron başlangıçtan itibaren ona güvendi. Aaron, onun için zorlayıcı olsa da ve bazen bazı aktiviteleri sevmese de Theraplay’den zevk alıyor gibiydi. Birlikte birçok aktivite yaptık. Ebeveynler olarak, Aaron hepsinden zevk almasa bile onunla bir şeyler yapabileceğimizi fark ettik. Birçok aktivite günlük yaşamımıza çok faydalı oldu. Çok kısa zamanda, Aaron daha fazla uyaranı tolere edebilmeye başladı ve onun ilerlediğini görebilmek bizim için çok keyifliydi. Aaron’un hala duyusal entegrasyon sorunları olsa da büyük bir ilerleme kaydetti. Çevresindeki gürültüyü daha iyi tolere edebilir ve diğer çocuklarla etkileşime geçebilir hale geldi. Aaron bu sonbaharda özel bir grupla kreşe başladı ve orada arkadaşlar edindi. Hala kendinden küçük çocuklardan ve beklenmedik seslerden korkuyor. Eğer bu kadar erken bir yaşta Theraplay’e başlamasaydık hayatımız çok daha zor olurdu. Theraplay’de öğrendiğimiz şarkıları hala söylüyor, oyunların bazılarını oynuyoruz ve Aaron da bizimle birlikte bunlardan keyif alıyor.