On İki Yaşındaki Zor Bir Çocukla Theraplay

Pirjo Tuovila

Gelişim ve Eğitim Psikolojisi Uzmanı, Tampere, Finlandiya

Theraplay Eğitmenliği/Süpervizörlüğü sürecindeki final sınavımın bir parçası olarak, en zor danışanım üzerine düşünmem ve onunla yaptığım çalışmamı açıklamam istendi.

Erik, 18 aydır bir çocuk evinde yaşayan, 12 yaşında Romanyalı bir çocuk ve bugüne kadar çalıştığım en zor danışan.

Annesi, Erik bebekken onunla birlikte İsveç’e göç etmiş. Daha sonra yeniden evlenerek Finlandiya’nın Tampere kentine taşınmış ve şimdi Erik’in üç küçük üvey kardeşi var. Erik, Hiperkinetik Davranış Bozukluğu ve Organik Olmayan Enkoprezi tanısı aldı. Davranışları o kadar öngörülemez ve sorunlu hale gelmiş ki annesi artık onunla başa çıkamayıp çocuk bakım evine alınmasına isteksiz de olsa izin vermiş. Erik, ciddi davranış sorunları, altını kirletme, kendine zarar verme, şiddet ve dürtüsellik nedenleriyle çocuk psikiyatri kliniğinin hem ayakta tedavi bölümünde hem de koğuş bölümünde tedavi görüyor. Erik, çabuk heyecanlanır, saldırganlaşır, kontrolcüdür, kendini koruma ve düzenleme becerilerine sahip değildir. Kıyafetlerini ve insanları kötü şekilde kirletir. Halen özel eğitim görse de geçen yılın neredeyse tamamında okula devam edemedi. Çocuk bakım evinde ona bakım verenler özellikle ilk başlarda onu fiziksel olarak tutmaya ve sınırlamaya başvurmak zorunda kalmışlardı. Şu an bunlar azalmış da olsa, diğer insanlarla ilişki kurma ve etkileşime girme konusunda hala büyük sorunları var ve bu sorunlar günlük hayatta zaman zaman ortaya çıkıyor.

Çocuk bakım evi benden terapiye başlamamı istedi ve ben onların “son umuduydum”. Haftada 1-2 kez olmak üzere, bugüne kadar 11 seans gerçekleştirdik. Erik’in bakım evindeki birincil bakım vereni Sonja, tüm oturumlara katıldı. Bakım evindeki son iki birincil bakım veren kişiyle yapılan MEM’de Erik’in yıkıcılık, disosiyasyon ve yerinde duramama seviyesi açıkça görüldü. Tedavide tüm boyutları çalıştım, ancak ilk hedefim onunla ilişki kurmak-onunla etkileşime geçmekti. Bu çok agresif çocuk, bazı fiziksel zorluklar da gösterdi fakat bu, ilişki kurmak için iyi bir başlangıç noktası oldu. Hastanede kaldığı dönemde Theraplay gruplarına katılmıştı ve pamuk topu üfleme, battaniyeye sarma gibi bazı oyunları hastaneden kopyaladığımı düşündü. Ayrıca hastanede pamuk topunu her zaman uzun mesafeye üflediğini, elden ele üfleme oyununu oynamadığını söyledi. En başından beri, dokunma ve besleme aracılığıyla verilen besleme boyutunun yanında yetişkin liderliğini -birden patlayan saldırganlığından dolayı Erik’in durumunda bu bir ip cambazlığına benzese bile- hedeflemenin önemli olduğunu hissettim.

İlk üç seans oldukça zor geçti. Erik terapiye gelmek istemedi ve ilk oturuma zorla getirilmesi gerekti. Bana bağırdı, saldırdı ve birkaç kez kaçmaya bile çalıştı. Onu benimle birlikte tutabilmek için elimdeki her şeyi kullanmalıydım; yaratıcı olmalı, sesimi ve bedenimi kullanmalı, ona ödüller vermeliydim. Çocuk bakım evi de, her üç terapi seansından sonra Erik için güzel bir şeyler ayarlayarak Erik’e rüşvet vermeye çalıştı. Terapiye sokabilmek için ona rüşvet verme konusunda kendi içimde çatışma yaşadım. Ancak, bazı oyunları oynamayı başardık ve Erik bunlardan zevk alıyor gibiydi. Denemesi için onu ikna etmeyi başarabildiğimizde, sıcak havluların ve ayak masajının onun için iyi besleyici faaliyetler olduğu ortaya çıktı.

Erik’in kontrol sahibi olma konusunda güçlü bir ihtiyacı vardı. Dr. Bruce Perry “Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk” (2006) isimli kitabında, travmatize olmuş bir çocuğun terapide kontrolü elinde tutması için müsaade edilmesi gerektiğini belirtiyor. Bununla birlikte Erik’in bana güvenmesi için bu konuda zorlanmasının önemli olduğunu hissettim, böylece kontrol her zaman onda olmasa da her şeyin yolunda gidebileceğini öğrenebilirdi. Erik’in kimi zaman bazı konularda söz sahibi olduğunu ve karar verme hakkını hissetmesine izin verecek bir pozisyonda durdum. Bu yüzden bazen ondan oyun önerisi aldım ya da önerisini yeni bir oyun haline getirmek için değiştirdim.

Erik başlangıçta Sonja ve bana hiç güvenmedi. Sadece şekerlemeleri alıp odadan dışarı fırladı ya da kutunun içindekileri inceleyip içinden istediği şeyleri aldı. Sonra ben şekerlemeleri cebime koymaya karar verdim. İyi işleyen oyunlardan biri farklı atıştırmalıkların tatlarını tahmin etme oyunu oldu ve Erik, Sonja’nın onu beslemesini bu oyun ile kabul edebildi. Şimdi alabildiğinde şekerlemeleri izinsiz alsa bile, ikramları soruyordu. Hem çok sayıda şekerleme almak hem de besleme onun üzerinde olağanüstü bir etkiye sahipti. Bu, yetişkinlere/bize yönelik içindeki temel güveni geliştiriyor gibi görünüyordu. Ayrıca ayrılırken ona bir, iki kraker ya da bisküvi gibi  “yiyecekler” veriyorum.

Başlarda ona dokunmama izin vermek de Erik için çok zordu ama şimdi iyi gidiyor ve kendisi bana dokunuyor, ayaklarını kucağıma yaslıyor, ellerime dokunuyor, onu tutmama izin veriyor. Sonja’nın yanına gidip ona sokuluyor ve Sonja’nın ona sarılmasına izin veriyor. Erik’in bu yetenekli bakım vereni ile ilişkisi iyi hale geldi ve hatta Erik, okulda Sonja için bir şapka bile ördü!

Erik, ayakları dışında ona krem ya da losyon sürmemizi istemiyor. Bir keresinde “Hiç şımartılmak istemiyorum, sadece (öz) annemi istiyorum, ben kötüyüm” dedi. Theraplay gibi etkileşimli bir yöntem iyi ve kötü kavramlarına dair anlayışımızı değiştirir ve kötü, iyi bir şey haline getirilebilir.  Altını kirletme alışkanlığı nedeniyle, sıklıkla kötü koktuğu için Erik’i kokulu talk pudrası kullanarak kokladık. Son iki seansta ise hiç pis koku tespit etmedim! Ayrıca her zaman sıcak havlular da kullanıyoruz ve Erik onları nereye yerleştirmemiz gerektiğini söyleyebiliyor. Son iki seansta havluları sırtında istedi. Dokunma miktarını ise çeşitli şekillerde en üst düzeye çıkarmaya çalışıyorum ve birçok güçlü fiziksel oyun kullanıyorum; parmak güreşi, bilek güreşi, denizci güreşi, eskrim, örümcek adam (ben ve Erik arasında yaratılmış bir oyun) ve örtünün altında Erik ile Sonja’nın ayaklarını, dirseklerini veya dizlerini bulmak.

Erik pek çok açıdan oldukça değişken ve gerçekleşmesine tam olarak izin vermese de belirli şeylerden açıkça hoşlanır. Aynı durum terapiye gelişi için de geçerliydi. Altıncı seansta oynamak için ne kadar zamanımız kaldığını sordu ve sonra “Harika, ne kadar çok zaman var!” dedi. Buna rağmen sekizinci seansın başında gelmedi fakat biraz sonra başka bir bakım veren ile birlikte geldi. Erik terapiye gitme zamanında çoğunlukla bir koşul düşünür ve bu koşul karşılanmazsa da başımız belada anlamına gelirdi. Şu anda tüm bu sorunlar ortadan kalkmış gibi görünüyor ve Sonja ile birlikte isteyerek terapiye geliyor.

Dr. Donald Kalsched Travmanın İç Dünyası, Kişisel Ruhun Arketipsel Savunmaları (1996, Routledge) adlı kitabında, travmanın neden olduğu disosiyasyonu ve benliği koruyan öz bakım sisteminin gelişimini anlatır. Erik ilişki içinde olmadığı zamanlarda bazen ataklar geçirir; sürekli hareket eder, ses çıkarır, anlamsız konuşur, yorulmak bilmez veya aniden bir öfke atağı yaşayabilir. Bu ataklar sırasında bana saldırmaya çalışabilir ve/veya odadan çıkıp binadan kaçabilir. Bu atakların aslında disosiyasyon hali olduğunu düşünüyorum. Kendini koruma sistemi Erik’in insanları kendisine yaklaştırmamasında görülebilir. Erik kimseye güvenmiyor ve başına iyi şeyler gelmesine izin vermiyor. Sonuç olarak, yeni ve potansiyel olarak iyi ilişkileri yok ederek kendini baltalıyor. Kendini koruma sistemi, çocuğun bir kez daha başkaları tarafından travmatize edilmesini önler ve çocuk bunu kimsenin yanına yaklaşmasına izin vermeyerek başarır. Başka birinin kendisine yaklaşmasına izin verdiğinde, bir dakika sonra veya bir sonraki seferde yakınlık ve güven onun için yoğun tehdit oluşturduğundan tekrar geri çekilir. Utanç reaksiyonları hızlı ve güçlüdür. Öte yandan, Erik’in espri anlayışı var ve kendine de gülebilir. 

Koruma altındaki çocuk danışanlarda her zaman Theraplay ile Daniel Hughes’un İkili Gelişim Psikoterapisini (DDP) birleştiririm. Erik’le beşinci seansta DDP’yi eklemeye başladım. Hughes, çocuğun seanstaki bir şeyi zor ya da stresli bulduğunda terapiyi durdurmak için duygularını ifade etmesine izin vermekten bahseder. Erik tüm konuları zor buldu ve benimle hiçbir şey hakkında konuşmak istemedi. Mesela ona zor bir yaşam sürdüğünü söyledim ve bana ‘hayır değil’ diye bağırdı! Onuncu oturumda uzun zamandır olmamasına rağmen ciddi şekilde bana saldırdı. O sırada, saldırganlığından ve bazen saldırgan kişilerin kendilerinin çok fazla saldırganlığa maruz kaldıklarından ya da saldırganlığa şahit olduklarından bahsediyorduk. Bana çok kızdı ve saldırırken annesinin ona vurmadığını söyledi.

Diğer yandan, güven ve güvenin nasıl arttığı konusunda oldukça fazla şey konuşabilmiştik. Sonja, bazı iyi güven örneklerinden bahsetti: Bir keresinde Erik, ona “anne” demişti. Bir başka seferinde ise Florbol raketine yaslanmış, “Bak, bu rakete ne kadar güveniyorum,  dokuz yıldır Florbol oynuyorum ve raketime güveniyorum” demişti. Buna karşılık Sonja, Erik’e yetişkinlere güvenip güvenmediğini sormuş. “Seninle dokuz yıl geçirdikten sonra sana güveneceğim” demiş. Şimdi bana sıklıkla benimle konuşmayacağını söylüyor ama yine de konuşmaya devam ediyor. Artık Sonja’ya emir vermiyor ama ne isterse onu söylüyor. Sonja ile birlikte Eden Spa’ya gitti ve onunla birlikte çocuk havuzuna girdi. Terapide de Erik bazen küçük bir bebek gibi davranır, bebekçe konuşur, Sonja’nın kucağında bebekleşir ve “Şimdi bu bebek nasıl içileceğini öğrenecek” der.

Dokuzuncu seansta Erik mutlu bir şekilde bize rüyasını anlattı. Titanik’teydi ve denizde battı. Afrikalı kardeşi onu kurtarmaya geldi ve “Mücadeleye devam et ve zıpla!” dedi ve Erik mücadele etti, zıpladı ve yüzeye çıkmayı başardı. Rüya ve bunun ne anlama geldiği hakkında biraz daha konuştuk. Erik’in kendisi biraz koyu tenli olduğu için koyu tenli insanlara beyaz tenlilerden daha fazla güvenebilir. Rüyadaki Afrikalı kardeşine güldü ve su altında nasıl nefes alabildiğini düşündü. Burada da, Kalsched’in kendine bakım sistemi fikrini ve terapötik ilişki ve güven oluşumunu takip eden anlamlı bir rüyayı görüyoruz. Erik genellikle rüya görmezdi. Terapinin yardımıyla, avlanma görüntüleri koruyucu olanlara dönüşebilir. Erik’in mizah anlayışı, son oturumumuzun sonundaki sözlerinde görülebilir. Giderken, gülümsedi ve “Bir sonraki kurbanın kim olacak, bunu görmek istiyorum” dedi.

Sonuçta, oldukça iyi bir ilerleme kaydettik. Birincil bakım veren Sonja çok yetenekli ve Erik’in onunla olan ilişkisinin daha da güçlendiğini görebildiğini söyledi. Artık Erik’in acele ve anlamsız konuşmaları azaldı ve daha fazla güven duyuyor. Bununla birlikte, annesi için Erik’in olası davranışlarıyla baş etmek hala zor olacağı için Erik, büyük ihtimalle çocuk bakım evine kalıcı olarak yerleştirilecek. Şu anda birincil bakım vereni Sonja olsa da orada kalacağı süre boyunca diğer bakım verenleri deneyimleme olasılığı yüksektir.

 Sonuç olarak ciddi travma geçirmiş, tepkisel çocukları tedavi etmede yararlı bulduğum bazı noktaları listeledim:

  • Her şeye hazırlıklı olun.
  • Hızlı bir şekilde değişiklik olmasını beklemeyin.
  • Gerilemelere hazırlıklı olun.
  • Mümkün olduğunca beslenme kullanın.
  • Dokunmayı en üst düzeye çıkarın.
  • Çok doğaçlama yapın.
  • Kendi kişiliğinizi çok yönlü ve yaratıcı bir şekilde kullan
  • Fiziksel ve güçlü olun; fiziksel zorluklar, ilişki ve etkileşim kurulmasında yardımcı olur.
  • Nazik olun; çocuğu besleyebileceğiniz ve dokunmayı kullanabileceğiniz oyunlar planlayın.
  • Liderlik ederken hayal gücünüzü kullanın.